HALK İÇİNDE HAKLA BİRLİKTE | HALK İÇİNDE HAKLA BİRLİKTE

HALK İÇİNDE HAKLA BİRLİKTE

 HALK İÇİNDE HAKLA BİRLİKTE

Bir öğrenci yurdu

Büyükçe dinlenme, sohbet salonu. Bahçeye bakan pencerenin yanında güneşinde kendini gösterebildiği, güzel manzaralı bir masa.

Üç beş kafadar arkadaş. Memleketlerinden uzak farklı adet mizaç. Farklı tavır, duruş, alışkanlıklar. İfadeleri fikirleri hayalleri farklı farklı.

Yurt kuralları var tamam da.

Gelen öğrencilerin herbiri başarılı. Bir okul kazanmış. Bir değer. Kendince hepsi bir lider.

Kurallar tamam da. Gelenler ayrı duygular yüklenmiş etkileyen etkilenen kanı kaynayanlar.

Her yıl farklı bir hava esiyor.

Bir yıl spor furyası bir yıl edebiyat bir yıl müzik. Bir  yıl sosyal etkinlikler. Bir yıl geçim derdinde insanlar bir yıl varlıklı insan çocukları bir havadalar.

Yurda yeni gelmişler güya kafadarlar. Masada koyu bir sohbet. Yeni kurulacak arkadaşlık, dostluk, tiripler, tartışmalar. Hayrola bismillah.

Selam kelam tanışma konüşma koyulaşır. Sıcak ilişkiler. Güven tesis etmiş. Herkes birbirini halinde kabullenmiş. Kafalar uymasada. Anlamak dinlemek, uğraşmamak, horlamamak. Gizliden güzel bir anlaşma.

Birisi. Özetle

Babam birgün daireye girerken selamün aleyküm demiş.

Bir yetkilide burası tüzel kişilik.

Selamda ne ola.

Diğeri sanki babamı anlattın.

Daire kuralları der. Böyle şeylere karşı çıkar. Kendince düzen kurar. Ötorite işte kontrol sağlar.

Derken mücadele falan. Selam veren yetkili olur. Gir selam çık selam da. İşte lazım arkadaş.

Selâma karşı çıkan taşören maşa. Meselesi iş değil. Manda ülkenin maşalarının devşirmesi. Onların işlerinin acentesi. Kendi ürettiģi düşündüğü birşey yok. Salla başını al maaşını.

Selâm verende iş yapacak ta. Kalmışmı yalnız. Taklitći taşören maşalar  iş yavaşlatmış.  Amir memur millet ış bekliyor. Selâm kelâm yetmiyor. Selamlaşmanın gereği gerekiyor da. Ne ola.

Çalışanlara bakıyor. Selamdan nefret eden uğraştığı insan ve avanesi dışında. Bir o kadar da din bilgisi olmayan namaz abdest, islami anlamda edep aklak bilmeyen ekmek parası peşinde. Alın teriyle para kazanmak isteyen bir grup çalışan.

Genç o zamanlar  çocuk. Seviniyorum babam yetkili olmuş. Göndermişler işe.  Selamün aleyküm. Bir grup homurdanma cevapsız. Bir grup lütfen cinsinden günaydın. Alışılmış hayat bir iş. İşten ekmek yiyorlardı işte.

Selâm kelâm da. Şimdi ne olacak. Gelen gideni mi aratacak. Bizi hak dışında görüp molla kasımlıkmı yapacak.

Diğerr çocuk ta evet aynen öyle benim babamda böyle biri yetkili olunca emekliliğini istedi. Uğraşamam bu adam gibilerle bu yaştan sonra rahatımı huzurumu kaçıramam dedi.

Anlatmaya devam eder. Babam bakmış çalışanlara. Nereden tutsan elinde kalıyorlar. Bu güne kadar milleti manda gibi sağma işi yapmışlar. Yurt dışı bağlantılı şirkete kaynakları aktararak ekmek parası kazanmışlar.

Kâtip nokta virgül bilmez. Ahçı yamağı doğru dürüst tabak silmez. Ne hoca ğörmüşler ne hacı. Kahkaha şamata nerdeyse işbile yapmıyor. Temizlikçi bacıyla yamağı genç paspascı.

Mühendisler, ustalar, işçiler, şefler kısım amirleri efendiler.

Al birini vur ötekine. Dünyalık hevesteler.

Bir diğer öğrenci

Benim bir dayım var. Okumuş yazmış. Edebiyatınıda güzel yapmış. İnce detay harf hatası bile olmayan kitaplar da yazmış. Bir fabrikaya çağırmışlar. Birkaç anlatmış birkaç soru almış. Dayanamamış kızmış bağırmış.

Kendince hepsini toplamış bir torbaya doldurup çöp sepetine atmış ta. Bir daha o fabrikanın kapısında içeri adım atamamış.

Ya ne yapmış.

Ne yapacak kendi dünyasında fil dişi kule yapmış. O böyle bu böyle  diyerek kendi çapında molla kasımlığıda yanlış anlayarak molla kasımlık yapmış.

Bir diğeri öylede

İman.

Amel.

Ahlak. Ne olacak

Nasıl gelişecek. İşler nasıl görülecek.

Hoca camiye prof kürsüye hapsedilmiş. Veya camiye kürsüye saklanmış. Herkeste bir nemelazımcilık bananecilik. Kendilerine seslenincede . Bozuk çürümüş insanlarlamı birlikte  mi olacağız. Yazdık anlattık işte okuyan okusun dinleyen dinlesin demişler.

Eksiğiyle fazlasıyla.

Günahıyla sevabıyla.

Halk içinde hakla beraber olan.

Az sayıda arifane insanımıza hatta hocalarımıza da kulplar takmışlar.

Bir diğeri dayım şöyle diyordu.

Herkesi kapasitesinde, yeteneğinde bilgilendirilip sorumluluk yüklemek lazım.

Küçük büyük. Akıllı akılsız.

Asla hor görmemek lazım.

İnsanlıktan çıkmış gavur dışında.

Gayrı müslim veya müslim herkese.

Adalet içinde hakettiği değeri layıkıyla vermek lazım.

Yeni hayatımız birlikteliğimiz hayırlı olsun daha çok kunuşmalarımız olacak. Gidelim odamıza iyice yerleşelim.

Diğeri

Kendini sorumlu hissetmiş. En iyisi eskiden neredeyse hiç olmayan. 2000 lerden sonra Tayyip reis iktidarında araştırma geliştirmeye epeyce  ayrılmış bütçeyi değerlendirip. Memlekete hizmet etmek lazım.

Allah hepimizi biricik yaratmış. Farklılıklarımızı kaynaştırarak.

Halk içinde hakla beraber olabilmesi dilekleriyle odalarına çıkmışlar.

 

Mehmet Ali TURHAL