İKİ LOBİ, İKİ BONCUK, İKİ KİŞİ! | İKİ LOBİ, İKİ BONCUK, İKİ KİŞİ!

İKİ LOBİ, İKİ BONCUK, İKİ KİŞİ!

 İKİ LOBİ, İKİ BONCUK, İKİ KİŞİ!

1.

Dünyanın jandarması, insanlığın şer gücü, çetelerin devleti, domuzsever kovboyların amerikasında dünyanın bütün kavimlerinden insanların olduğunu herkes bilir.

Burada bulunan kavimlerin birlikte hareket ettirdikleri ve lobi/baskı grupları oluşturdukları da herkesin malumudur.

Ve yine herkesin malumudur ki:

Bu baskı grupları, gerek içteki amerikan yönetimi üzerinde imtiyaz sahibi olabilmek gerekse amerikanın etki alanında bulunan ülkeler üzerinde kimi kazanımlar elde edebilmek amacıyla o ülkelerde yönetimlere gelme ihtimali olan kişilere yatırım yapmak konusunda birbirleriyle yarış, hatta çatışma halindedirler.

Nitekim ülkemizde yapılan darbelerin hepsinin amerikan kaynaklı olduğu ve amerikan yönetiminin her darbeden sonra darbecileri alkışladıkları ve hatta ‘bizim çocuklar darbe yapmış’ sözleriyle darbecileri bağırlarına bastıkları bilinmektedir.

Ve amerikanın çocuğu olmayı, bu milletin evladı olmaya tercih edenlerin, her yönetime gelişte, bu milletin has evlatlarını nasıl tasfiye ettikleri de bakan ve gören herkesin hafızasına nakşedilmiştir.

*

2.

Herkesin bildiği bu geçmiş/yaşanmış gerçeklerden sonra, diyeceğim şudur ki:

Kılıçdaroğlu’nun lobisi, Akşenerin lobisini…

Kılıçdaroğlu’nun boncuğu, Akşener’in boncuğunu…

Ve sonuç olarak:

Kılıçdaroğlu Akşener’i yenmiştir.

Bu sonuçtan çıkan gerçek ise:

Kılıçdaroğlu’nun lobisinin daha güçlü, dolayısıyla Kılıçdaroğlu’na verilen boncuğun daha büyük olduğudur.

Bu niye böyledir; yani neden Akşener değil de Kılıçdaroğlu tercih edilmiştir?

Akşener bu tercihi bilmekte midir?

Akşener bunun için mi gerek feto’nun ülkemizi işgal teşebbüsünden önce, gerekse sonraki dönemlerde Cumhurbaşkanı olmayı değil de hep başbakan olmayı dile getirmiştir?

Bütün bu soruların cevaplarını zaman içinde daha iyi anlayabileceğiz, umudunu taşıyorum.

*

3.

Fakat o zamana kadar yapılması gerekenler konusunda hepimizin düşünmesi ve bolca dua etmesi gerekmektedir.

Her ne kadar altılı masanın ve onların dümeni ellerinde olan HDP’nin tabanlarının çok büyük kısmı ‘mümin, yerli, vatansever’ olsalar da; bu masayı oluşturan parti yönetimlerinin imzaladıkları ortak metinde, iktidara geldiklerinde ‘yapacaklarını’ söyledikleri şeylerin hiçbiri bu ülkenin, bu milletin, bu coğrafyanın yararına değildir.

İşte yazıya döküldüğü için herkesin bildiği bu gerçekleri altılı masanın etrafında kümelenen partilerin ‘mümin, yerli, vatansever’ seçmenine uygun bir dille anlatmamız gerekir.

Bu arada ilk defa oy verecek olan ya da daha önce oy vermesine rağmen henüz bir parti tabanında yer almayan genç seçmene uygun bir dille ülkemizin, milletimizin, coğrafyamızın gerçeklerini anlatmamız icap eder.

Genciyle yaşlısıyla ’mümin, yerli, vatansever’ insanlarımız bilmelidirler ki, güçlü olmadan bu vatanda onurumuzla yaşayamayız.

Ve altılı masayı oluşturanların gerek imzaladıkları metinde, gerekse söylemlerinde dile getirdikleri ‘icraatlar’ devletimizin ve milletimizin gücünü azaltma hatta en aza indirme yönündedir.

Bunu seyredemeyiz!

Buna izin veremeyiz!

Buna razı olamayız!

Öyleyse çalışalım, ‘mümin, yerli, vatansever’ insanlarımıza ulaşalım ve onlarla gönül köprüleri kuralım.

Ve dua edelim!

Ve bütün bunlardan sonra

İbrahim Hakkı’nın (ks) diliyle tevekkül edelim:

Mevla görelim neyler!

Neylerse güzel eyler!

Elhamdülillah!

Seyit Mehmet ŞEN