Devlet İdaresinde Keyfillik Yoktur
Devlet idaresinde keyfilik yoktur, her şey bir şey içindir.
Uzak olsun yakın olsun tarih okumak bir sanattır ve bu sanatın erbabı ondan ders çıkarılabilir. Maalesef ki tarih okuma geleneğimiz sorunludur. Tarihçilerimiz de dahil olmak üzere tarihi egemenlerin kurguları üzerinden okur.
Tarihi sadece bir tarihçi gibi değilde bir futurist gibi, bir komplo teorisyeni gibi de okumalı
Geleneksel olarak Tarihe bakış, yorumlayış ve kavrayış klasik bakışın dışında (buna hegelcilik de diyebiliriz) tek bir ağaç olarak gören, tek çizgide, tek bir amaca ilerleyen olaylar silsilesi olarak görmek sorunlu. Sadece ana olaylar (egemenler) ve onlarla ilişkileri içerisindeki ikincil olaylar... hiçbir olayın kendi başına oluşum, gelişim durumu yokmuş gibi her şey bu egemen olayların lehine ya da aleyhine hayat bulmuş gibi anlamlandırılıp aktarılıyor.
Oysa ana (egemen) olayların dışındaki olayları da kendi amaçlılığı içinde değerlendirilmesi gerek. Tarihi bir ağaç gibi değil de bir orman gibi okunmalı. Böylece tarih hainler, kahramanlar tarihi olmaktan çıkıp varlık kazanma çabaları olarak da görülecek. ormandaki her ağaç diğerleriyle kader birlikteliği yaptığı gibi aynı zamanda kendilerine has bir oluş ile diğer ağaçlarla mücadele ediyor. olaylar, kişiler daha özgün bağlamlara oturuyor. cadılar, canavarlar, büyücüler, beyaz atlı prensler gayet anlaşılabilir insanlar olarak karşımıza çıkıyor.
Kimi okur ders alır, kimi olur ibret alır.
Tarih şiir gibidir ve manası mısraların arkasında bir yerlerde saklıdır. Mısralar asla şairin gönlündeki meramın birebir yansıması değildir. Tarih zamanın ruhunu taşıyan bir kırık testidir. Sadece sızıntılara bakarak, sadece sızanlar halkında tahminde bulunabiliriz.