SECCADEM
SECCADEM!...
Nasiyyem parladı senin nurundan Seccadem, seccadem nurlu seccadem,
Günün beş vaktinde öp te alnımdan,
Beni nurdan mahrum etme seccadem.
Üstünde itaat, yıllarca kulluk,
Tek arzum ilahi cemale ersem,
Kul için dünyada en büyük varlık,
Sana malik olmak, sana seccadem.
Taş, toprak olsan da ezsen alnımı,
Yine de ben sana minnet borçluyum,
Ateş olup yaksan taştan kalbimi,
Öylece yok olsam sende seccadem.
Kıyamlarda kalsam eriyesiye,
Küçülse vücudum, şişse ayağım,
Abd-i aciz secde eyledi diye,
Şehadet et bana o gün seccadem.
Taze bir abdestle seher vaktinde ,
İstiğfar, göz yaşı sende akıtsam.
Ve sakla sırrımı durup aktinde,
Ruhumu üstünde versem seccadem.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Musa UZUNKAYA
Not;
Seccadenin ne olduğunu bilmediğinden değil,
secdenin,
secdeli alınların,
kendisine secde edilen
Yüce varlığın düşmanı olanların ,
Seccadeye,
bayrağa
ve başörtüsüne
bir metrelik bez parçası diye bakanlarla,
çaput diye hakaret edenlerin,
Saf ve aldatılmış müslümanlar tarafından,
sözümona sanki oruç tutuyorlarmışcasına iftar sofralarında arz-ı endam ettirilenlerin,
Bu cennet Vatana düşman olanlarla omuz omuza yürüyüp ülkeyi parçalamak isteyenlerin hiç birine Rabbim asla fırsat vermesin.
Şiirimdeki temennimle ;
Mevladan,
ya seccade üstünde veya ilerlemiş yaşıma rağmen,
uğrunda feda-i can eden şüheda gibi alkanlar içinde ruhumu vermeyi diliyorum…
03.04.2023
Musa UZUNKAYA