BİZ MÜSLÜMANLARIN HALİ | BİZ MÜSLÜMANLARIN HALİ

BİZ MÜSLÜMANLARIN HALİ

BİZ MÜSLÜMANLARIN HALİ

Ne yapıyoruz Allah aşkına. Her şeyimiz İslam dışı; biz Müslüman olduğumuzu iddia ediyoruz. Bütün işlerimiz bozuk. Ne diyordu ‘Mehmet Akif Avrupalıları anlatırken: ’Dinleri işimiz gibi, işleri dinimiz gibi.’

İşte Hristiyan Avrupa İslam dünyasıyla tanıştığı Haçlı Seferlerinden sonra yanlarında İslam kütüphanelerinden çalıp getirdiği eserleri tercüme ederek, İslam sosyal, ticaret ve iş ahlakını edinmiş, bizi de çeşitli desise ve hilelerle bozarak bu günkü duruma getirmiştir.

Bu gün biz birbirimizi aldatmak için her türlü fırsatı kullanıyor; onlar ise şanlı İslam tarihinin altın sayfalarından öğrendiği büyük İslam ahlakını edindiler, yaşam biçimi haline getirdiler. Bu gün biz adım başı birbirimizi aldatmanın hesabını yapıyoruz, onlarsa doğruluğun ve dürüstlüğün örneğini veriyorlar. Bu gün İslam Alemi’nin en büyük derdi budur. Bozuk mal satan, sebzenin iyisini öne, kötüsünü arkaya koyan, eksik tartan, çürük malı gizlice poşete atan biziz. ’’Aldatan bizden değil’’ buyuruyor Peygamber. Oysa biz Allah’ın günü her an birbirimizi aldatmakla meşgulüz.

Ustamız, esnafımız, öğrencimiz, öğretmenimiz, hakimimiz, savcımız, avukatımız –genelleme yapmayalım ama- kısmen bu durumda. İşini iyi yapmamakta ısrar ediyor herkes. Öğrenci kopya çekiyor, öğretmen derse gitmiyor, ders işlemiyor, işçi kaytarmakla meşgul, esnaf hep müşteriyi aldatmanın peşinde.

Tamirci aldatıyor, yapmadığı tamirin parasını alıyor, müşteriyi tokatlıyor. Rüşvetin, torpilin, iltimasın bini bir para. Babam öldü, mirasını bölmek istedik, tapuda rüşvet vermek zorunda kaldık. Adam araya bir sürü tanıdık koymamıza rağmen’’ babam mezardan kalksa, para almadan iş yapmam’ demişti memur; o zamanın parasıyla çeyrek maaş rüşvet almıştı.

Arsa sattık, emlakçı rüşveti gönüllü vermişti. Ev aldım öğle yemeği yemeden iş yaptığını söyleyen memure benden rüşvet istedi imaen, toplum baskısıyla vermek zorunda kaldım. Ev yaptım elektriği açmak için yemek yedirmedim diye sudan sebeplerle, 3 kere işimi erteledi özel şirketin çalışanları. Bu da üç ay demekti. Hesaba bakarsan üç ay kira 1500 TL zarar ediyordum; bir yemeğin adı olur muydu!?

Arsa aldık dediler ki ’’emlakçı yapsın muameleyi’’. ’’Olur’’ dedim, anlaştık biriyle ’’faturasız ödeme yapmam’’ dedim. Tamam dedi. Ama 1400 TL aldı; bana 400 TL’lik fatura verebildi ancak. 1000 TL cereme çekmiştik. Tapuda manzara buydu. Şimdilerde bir şey alıp satmıyorum; durum ne halde bilmiyorum.

Çocuğum oldu hemşireler rüşvet istediler. ’’Kayınvalideyle verdim’’ yine istediler ve çocuğumun doğumda sağlığını olumsuz etkilediler. Şimdi bir ömür ilaç kullanmaya mahkum oldu. Doğum öncesi hastane doktorunun özel muayenehanesine gitmek adetti. Gittik. Çocuğun ters olduğunu, sezaryen olması gerektiğini söyledi. Devlet Hastanesinde yapacağı sezaryen için kendisi ve yardımcıları için bir maaş tutarında rüşvet istedi. Vermedik. - bir maaş karşılığı- 400 milyon TL tutuyordu ,o zamanın parasıyla. 50 milyon TL muayene ücretiyle kurtulduk. Ama kurtulamamıştık.

Araba aldım. Tanıdık biriydi. Profesyonel satıcı benden hem komisyon, hem de ayrıca kar aldı. Yalan söyleyerek, entrika yaparak haram kazanmayı sindirebildi içine. Sonra iflas etti benden helallik istedi. Açıklamadığı için yaptığı hileyi helal etmedim. Hem de haksız kazancını geri ödemeden helallik istiyor kurnaz. Böyle bir şey yok.

Cenazede helallik isteyen hoca mı teşvik ediyor aldatmayı acaba diye düşünüyorum. Hayır, o maddi borçlar için değil, manevi olanlar içindir. Maddi borçlar varislerinden istenmeli ve ödenmelidir. Helallik geç ödenmesinden dolayı oluşan mağduriyetler için olabilir. Mirasta yapılan haksızlıklar çok yaygın bu gün. Kız çocuklarına ödenmeyen miras ayyuka çıkmıştır. Bir şekilde imzalatılan mirastan feragat kağıtları büyük haksızlıklara yol açmaktadır.

Resmi kurumlarda yapılan israfları, kamuda yapılan yolsuzlukları buna eklersek hal-i pür melalimiz ortaya çıkar. Koca bir ülkeyi krize sokan siyasileri, hortumcuları düşünürsek, batırılan kitleri, SGK sistemlerini de hesaba katarsak sahtekarlığın, vurgunculuğun nereye vardığını anlayabilmekte zorlanmayız.

Bu gün İslam dünyasında sebepsiz birbirini öldürenleri gördükçe Müslümanlığa ne kadar uzak olduğumuzu anlamakta gecikmeyiz. Bütün bunlar bizim hal-i pür melalimizdir. Biz düzelmedikçe, İslam ahlakına dönmedikçe dertlerimizden kurtulamayacak, belalardan belalara çarpılacak, felaketlerden felaketlere yuvarlanacağız.

Komşuluğumuz, akraba ilişkilerimiz hep yanlış ve hep sakat durumda. Aile içi ilişkilerimiz bozuk. Kadınlarımız feminist, erkeklerimiz kadınsız ve gözleri hep dışarda. Bazı erkeklerimiz zorba ve despot bir hakimiyetle aile içinde teröre estirirken, bazılarımız efeminen yapıda, cinsel isteksiz ve tutarsız stresli bir hayat sürmekte. Bu yüzden yuvalar yıkılmakta, erkekler mutluluğu dışarda aramakta.

Ahmet KEMAL