GÜLLERİ YETİŞTİREN İNSANLARA SELAM OLSUN
GÜLLERİ YETİŞTİREN İNSANLARA SELAM OLSUN
Memleketim Sivas'ta 15 gündür ata toprağını ziyaret etmek için bulunuyorum. Bu zaman içerisinde oldukça hareketli günler geçti. Ziyaretlerin yanında 4 EYLÜL ŞENLİKLERİNE ŞAHİT OLDUK. KİTAP FUARI AYRI BİR GÜZELLİK KATTI. Gençliğinde ve ömrünün devam eden zamanında kitap kafe, kitap okuma yeri, hayalleri ile yaşamış birisi için, çok önemli bir etkinlikti. Beni mutlu eden kitap kokusu, hatta sahaflardaki tozlu kitap kokuları idi.
KADİM DOSTLARI, ziyaret ettik. Mutlu olduk. Herkese sağlık ve afiyetler diledik. Akraba ve büyüklerimizin dualarını aldık...
Buruciye şiir günleri için bir makaleyi kaleme aldım. Burada ise, Üstad Sezai Karakoç adına düzenlemiş olması, ayrı bir güzellikti. Benim yapmaya çalıştığım Cemre Kitap Kulübüm aklıma geldi. O yıllarda çoğu öğrencimize, yüzlerce Sezai Karakoç kitabını takdim ederek, hatta hediye ederek, Üstad ile tanışmalarını önermiştim. İyi ki de yapmışım.
Çocukluğunda Yılmaz Öztuna'nın tarih mecmuları ile tanışmış, onları okuyarak büyümüş birisi idim. Okul yıllarında okulumuzda amatörce oluşturulan kitap kulübünün sürekli getirdiği yeni kitapların baş müşterisi idim. 1000 temel eser, 1001 temel eser, İslam Ansiklopedisi, kitaplığımızda olan eserlerdi. Ben henüz bunlara sahip iken, liseyi yeni bitirmiştim. Severdim okumayı. Çocukken resimli romanlar vardı. Okuma alışkanlığını geliştirdiğimiz.
Okul koridorlarında, Kulaklarımda Beşir Ayvazoğlu'nun konuşmaları çınlardı. Okunan Antepli Şahin şiirinin duygu selime kattığı anları hatırlarım. Hatırlar da bir o kadar coşarım. O yıllara dönerim, hatta heyecanlanırım. Yüreğim kabarır... Tüm kalbimle, heyecanımla o günleri yaşarım hep.'' Ben yumruklarımla dövüşeceğim, yumruklarım memleket kadar büyük...'' Sahnede dostlarımızın oynadığı bir komedi(İbiş) gösterisinde bile, Milli heyecanımın etkisi ile ayaklara fırlarım. Oturduğum yerde duramam... Hey Rabbim ne büyüksün... Küçücük sınıflarda üst üste okuyan o gençler, bugün Memleketin ufkunda bir sorumluluk almanın heyecanı ve coşkusu içerisindedirler.
Bu Ülkede, bir zamanlar; Herkesin okumasına engel çıkarılmak konusunda Dünya da ender topluluklardan biriydik. Sanki birileri, birilerinin bilgi edinmesinden çok korkuyordu. Anlaşılır gibi değil. Kimi zaman aileler, kimi zaman çevre, kimi zaman bürokratik engeller… Nedir bu insanların bilgi edinmesinden korkunuz.? Üniversitelerin yeni eğitim, öğretim yılına başlayacakları şu günlerde; ilimin aydınlatacağı nice nesiller bekliyoruz. Aynı başarıyı, orta öğrenim sürecindeki çocuklarımızdan da beklemekteyiz. Biz, inançlı insanlar olarak; ilimin zirve yapmasından, en gelişmiş hale dönüşmesinden mutlu oluruz. İlim, ulaştığı nihai noktada, Allah'a teslim olacaktır. Allah'ın varlığı ve birliği konusundaki iddiaları, bilimsel olarak ifade edecek, insanları bu alanda bilgilendirecektir. İlme karşı olan, insanların tek hedefi vardır; insanları her alanda cahil yetiştirmek. Çünkü cahil toplum daha kolay, daha basit idare edilir. Hareketleri daha rahat kontrol edilir. Daha rahat güdülür. Aklı ile değil, refleksleri ile hareket eder.
Eğitim ve Öğretim yılının birinci yarısına başlanılacak olan şu günlerde; basın kuruluşlarında, eğitimin önündeki engellerden, eksikliklerden, sıkça bahsedilen haberlere rastlarız. Aslında doğru olan bazı haberler, değişik yorumlarla; öğrencilerin azmini kırmaktadır. Üniversitelerde aksaklık, eksiklik zirvede, gibi haberler. Yahut öğrencilerin barınma ve sosyal etkinliklerinin olacağı mekanların olmaması gibi, haberler... Bunlar sadece okula başlayacak gençlerin, moralini bozmaktan, onları umutsuzluğa itmekten başka işe yaramaz. Dilim varmıyor amma, bu tür yayınları yapanların acaba gizli amacı bu mudur? Sorusu da aklıma gelmiyor, değil. Her alanda okumanın önemini vurgulayan; maddeten öğrenci ihtiyaçlarını karşılayan, mümkün olduğu kadar, öğrencilerimizi kimseye muhtaç etmeyen, bu uğurda çaba sarf eden, bir yönetime sahibiz. Bütün bunlara rağmen, olumsuz yayınlarla ne hedeflenmektedir? Öğrencilere tanınan imkanlar ortadadır. Devlet tüm imkanları ile gençlere sahi çıkmalıdır. Tüm yanlış adamların eline düşmesine fırsat vermemelidir. Hele, barınma ve burs, kredi konusuda...
İşte bu heyecanlı günlere bir de Önder toplantısı eklendi. Onu da ayrıca yazdım. O konuya burada değinecek değilim. Burada bahsedeceğim benim en büyük heyecan kaynağım, ümidim, hayatımın çoğu zaman meşgalesini oluşturan öğrenci dostlarımdır. Bu kısa ziyaret günlerinde yüzlercesi ile karşılaştım. Sohbet ettim. Muhabbette bulundum. Kimi zaman hüzünlendim, kimi zaman sevindim. Çünkü her karşılaştığım öğrenci dostlarım, aldı beni bir yerlere götürdü. Heyecanlandım. Kimi zaman buruk bir sevinç yaşadım. Hatta ağladım...
Sizleri ALLAH için çok seviyorum... Sizlerin başarıları ile mutlu oluyorum. Sizlerden benim için dua bekliyorum... Güç ve kuvvetimin olduğu müddetçe bu davanın yolcusu olacağımdan emin olun. Onun için sizlerden dua bekliyrum...
Çünkü onlar, beni öğretmenlik yıllarında yüzlerine söylediğim bir sözü bana hatırlattılar. Ben onlara;'' Sizler geleceğin açmamış güllerisiniz. Çiçeklerisiniz... Kiminizin rengi, kokusu başka başka olacak. Ancak hedef noktanız Ülkenize hizmet olacak. İşte bu kutlu yolda acizane ben her konuda sizlerle birlikte olacağım. Allah ömür verir ise; sizlerin tomurcuk halinde olan bu konumunuzun hangi çiçeğe, hangi, güle, dönüştüğünü göreceğim. Her renkten, her kokudan nasibini almış, bir gül tarlası ile karşılaşacağım. Ya da bir kır çiçekleri edası ile, sizlerle buluşacağım. Allah bu kutlu yolda Yar ve Yardımcınız olsun...''
Evet, bugün renkleri çeşit, çeşit olan, kokuları değişik, değişik olan, o gülleri ve o çiçekleri karşımda görüyorum. Bağrıma basmak istiyorum. Sevinçten sanki uçuyorum. Rabbim ne büyüksün... Sana şükrediyorum... Rahmetlik Necip Fazıl'ın dili ile;'' Ektik, ektik yetişecek... Bütün yollar bitişecek...'' Diye ümit ediyorum...
Zordur gülleri yetiştirmek çok zordur... Bugün yetişmiş bu gül bahçelerini horca kullanan, kendi yararları için heba eden, herkesten nefret ediyorum... Sadece, sadece onlara diyorum ki;'' Bir tane gül yetiştirin de onun zahmetini hissedin, dikenlerinin acısını, ağırlığını, zorluğunu da anlayın istiyorum...'' İşte o zorlukları gördükten sonra, O gülleri, çiçekleri, heba etmenin ağırlığını hissedin istiyorum...
Ey Memleketimin gülleri, çiçekleri sizleri çok seviyorum... Selam olsun sizlere diyorum... Selam olsun tüm gül yetiştiren, çiçek yetiştiren insanlara, selam olsun... Sizler Bu Ülkenin teminatısınız. Bizlerin sizlerin yetişmesinde bir nebze katkımız var ise, ne mutlu bizlere diyorum...
Orhan ARSLAN