BİR ZAMANLAR SİVAS’TA CIBIRLAR PARKI VARDI | BİR ZAMANLAR SİVAS’TA CIBIRLAR PARKI VARDI

BİR ZAMANLAR SİVAS’TA CIBIRLAR PARKI VARDI

2.06.2022 07:00:00

Uzun ve zahmetli okul yolculukları; kimi zaman, taze ve diriliğini koruyan hatıralarla doluydu. Servis neymiş? Otobüs neye yaramış! Henüz bilinmezdi. Bazen, bir, kaç kilometrelik yolculuklar; arkadaş sıcaklığıyla, hemen bitiverirdi. Sınıflarda Yanan sobanın sıcaklığı; size ulaşmasa da manen içinizi ısıtırdı.

 

Mahalle köşelerinde; kaçamaklı tüttürülen sigaralarda, hep geleceğe ait hayaller ve düşler vardı. Sigara dumanı alır, bizleri sanki bir yerlere götürürdü. Ne kadar da hayalimiz vardı, çoğu hayallerde kaldı... Ders çalışacak odalarımız, olmadı. DERSHANE NEDİR, BİLMEDİK... Kimi zaman, okulların sıcak ortamlarında ders çalışmak, bizim için bir nimetti. Kalorifer, lüks sayılan bir hizmetti. MAHALLE ABİLERİMİZ; BİZİ ÇEKER, ÇEVİRİRDİ...

 

Kız arkadaş, ne demekti? Mahalle evleri ve komşuları bile; evimiz gibi, sahipleneceğimiz, yerlerdi. Namus ve ahlak anlayışı, ilişkiler arasında; bir sınır gibiydi. Uzaktan gülümsemek, yakın olmak, konuşmak, en büyük mutluluk nedeniydi. Bugünkü gençliğin; her şeyi apaçık ortada yaptığı hareketler, o zaman bir edepsizlik olarak, kabul edilirdi. Kimse, aleni olarak; edepsizlikler, yapamazdı. Yabancı hemen tanınırdı. Komşu evlerimiz, evimiz, gibiydi. Oralarda yanlış şeyler olmazdı.

 

SEVGİLERİMİZ HEP GİZLİ, SEVDALARIMIZ HEP YÜREKLİYDİ, GİZEMLİYDİ... Ondan dolayı, kolay, kolay anlatılamazdı. Sadece kimi zaman, karşımızdakine; buğulu gözlerle çok şeyi ifade ederdik.  Mektuplar, gelir, giderdi. Kağıtların, mektupların bile bir anlamı vardı. BİR SIR VARDI EVET, önemli olan; O, sırdı...  '´UCU TELLİ MEKTUP BELİRDİ´´

 

Mahalle bakkalı amcanın defterinden veresiyeleri silinen çocuklar yaşadı bu sokaklarda. Kim sildi? Kimin hanesini sildi? Bilinmezdi bir zamanlar... Şimdilerde; törenli, gösterişli yapılan, yardımlara inat; gizlilik vardı. İnsanın değerini korumak vardı. Şahsiyetini, ezmemek vardı? Kısacası; insanlık vardı ve hep var oldu.

 

Görünen o ki; gelişen vahşi kapitalizm tüm unsurları ile her şeyi vurmuş. Ancak, insanımızın aklının, fikrinin bir yerlerinde ona karşı bir mücadelesi var ve tüm gücü ile, o mücadeleyi devam ettiriyor. Kabullenememe mücadelesi... O mücadele azmini alkışlıyorum...

 

Biz, Bugün bize dayatılmaya çalışan; hayat şartlarının, hayat tarzlarının, yaşama biçimlerinin, adamı değiliz. Olmadık, olmayacağız... Gücümüz yettiğince; mücadeleye devam edeceğiz.

 

Günün tüm olumsuz şartları her şeyimizi elimizden alıp götürmek üzere, üzerimize çullansa da Biz, alttan, alttan bu çullanmanın, ağırlığından kurtulmanın çabasını harcayacağız.

 

Biz, eskideki dostlukları, hesapsız paylaşmaları, iyi ve kötü günde;  yanında olma duygularını, özlüyoruz. ŞEHRİN HER KARESİNDE TOPRAĞA GÖMÜLMEYE ÇALIŞILAN; BU GÜZEL DAVRANIŞLARI, yaşama biçimini tekrardan hayata geçirmenin azmi ve gayreti içerisinde olmalıyız. Teknolojinin getirdiği imkanların yanında; neler götürdüğünün farkında olmalıyız.

 

Komşuluklar, birliktelikler, koyu muhabbetler, hep özlemimiz de olmasın. Onlar hala var ve diriler. Önemli olan onları tekrar hayata geçirmektir. Kendimize bakalım. Kontrol edelim, biz de o iyi özelliklerden kaç tanesi var... Yoksa; arayalım, bulalım...

 

İşte o zaman; şehrin sokaklarının, caddelerinin, bizim için, bir anlamı olur. KAYBETTİĞİMİZİ SANDIĞIMIZ BİR, ÇOK ŞEYİ TEKRAR oralarda bulma imkanımız olur. Kısacası; insanlığımızı bulalım, insanlığımızı hatırlayalım, yeter... Mazideki; o, sımsıcak dostlukları, karşılıksız sevgileri... Eskiden olduğu gibi; kanaatin, bereketin, şükretmenin, paylaşmanın, bölüşmenin, anlamı ortaya çıksın.

 

İnsanlar arasındaki saçma, sapan ilişkiler son bulsun. Gençler arasında hiçbir değer yargısının tanınmadığı, arkadaşlık ilişkileri düzene girsin. Bir mahremiyet sınırı ortaya konsun. Büyüğün kıymeti bilinsin. Küçüğe sevgi ve saygı gösterilsin... DİKKAT EDİN İNSANA HİÇ DE AĞIR VE ZOR GELMEYECEK İŞLERDEN BAHSEDİYORUZ...

 

Hadi şehrimin insanı, şehrimizi sevdiğimiz kadar, birbirimize sevgi ve saygı duyalım. Kaybettiğimiz tüm iyi özellikleri, davranışları bulalım. BAKIN O ZAMAN BU ŞEHRİ DAHA ÇOK SEVECEKSİNİZ. Bugün, ilerlemiş yaşına rağmen; şehrini gelip ziyaret eden insanların aslında bu güzel ilişkileri, güzellikleri, dostlukları, samimiyeti aradığını bilelim. Şehri o zaman, daha çok severiz. Bizim için anlamı daha da artar...

 

Yerel yönetimler, şehrin belirli köşelerinde; hep o günkü canlılığı ve diriliği yaşatacak mekanları oluştursalardı. Koruna altına alınacak sokak ve caddeleri, koruma altına alsalardı. O zaman, bu şehrin değişik zamanlarında yaşayan insanları için; o özenle korunmuş olan cadde ve sokaklarında gezerken; daha heyecanlı ve daha sevinçli olduklarına şahit olacaktık. Eskiler eskiyi hatırlarken; yeniler, eski hakkında bilgi edineceklerdi. Yazık oldu, ahhh ki; ne ahhh düşündükçe üzülüyorum?

 

Yaşlısına hürmeten de olsa; bazı mekanlar korunabilirdi... Her şey, para demek, değildi... Para ve rant hissi; bizlerden neleri götürdü, neleri... Bir bilseniz...

 

Bir atölye borusunun özlemi; O, boru sesini duymaya alışkın, her kulakta; vardır...

 

Varsın birileri bu şehrin kıymetini bilmesin... BİLENLERE SELAM OLSUN...