MEHMET DOĞAN'IN ERUNİM MTTB DER YÜKSEK İSTİŞARE KURULU TOPLANTISI
Erunim Mttb Der Harlek Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı
AK Parti Hükumetinin kuruluşundan bugüne Tarım, Kültür ve Eğitim gibi üç önemli konuda başarı gösteremediğini bunun için biz bu konularda çalışıp hükumete öneri ve raporlar sunacağız, diyen başkan Salih Akverdi sırasıyla katılımcıların görüş ve düşüncelerini aktarmalarını istedi. Genel olarak kimin ne konuştuğundan ziyade konuşulanları not almaya çalıştım. Eksiklerin olduğunu belirtmek isterim. Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet Doğan
1- Gençlerimize davamızı iyi anlatmaz isek geçler bizim olmaz. Bu takdirde geleceğimiz tehlike altında demektir. Toplayıcı, ciddi ve şemsiye bir Gençlik teşkilatımız olmaz ise geleceğimiz sıkıntılı olur. MTTB, bizim zamanımızda tek öğrenci teşkilatı idi. Şimdi bu aktiviteden biraz yoksun. Bizler MTTB’ye bu aktiviteyi ve aksiyonu tekrar kazandırmalıyız. Ayrı bir gençlik teşkilatı düşünülmemelidir. MTTB İslami hassasiyeti olan çatı bir kuruluştur. Bizim için önemli olan MTTB ve benzeri vakıf ve derneklere karşı sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmektir.
2- Şimdi bir AK Gençlik var ancak ideali yok. Neden? Çünkü önlerine konulan hedef; İslam davası ve çilesi değil; mal, para, makam, mevki için neler yapılması gerekiyor, hangi fırsatları değerlendirmek lazım, bunlar hedefleri oldu. Hükümet gençlik üzerinde duran vakıf ve derneklere aynı mesafede durmaması sıkıntılı.
3- Gençlik ve Spor Bakanlığı kendisini sadece spordan sorumlu zannetti. Yurtlarda kalan öğrencilere yönelik ciddi bir çalışma sergilenmedi. Konu ile ilgili olarak Yurt Kur Bölge ve İl Müdürleri ile geleceğe yönelik nasıl bir çalışma yapıldığı ve strateji geliştirdiğine dair bir değerlendirme yapıldığından en azından bilgi sahibi hiç olmadık. Konu ile ilgili Bakanların vizyonsuzluğu ve hükümetin konu ile ilgili stratejisi olmaması heba edilen yılları hazırladı.
4- Bizim gençliğimiz yıllarında davamız adına bir amacımız, acımız, sızımız ve bir derdimiz vardı. Aksiyonumuz vardı. Tepkimiz vardı. Zorlu, taş ve dikenlerle dolu bir yolda sefere çıkmıştık. Bu yolun sonunda ne mal, ne makam ve nede bir çıkarın hesabını yapıyorduk. Ölümle burun buruna bir hayatımız oldu. Allah’ın rızasını kazanmanın ötesinde bir arzumuz yoktu. Şimdi ise bir nostalji fırtınası var. Ayda bir çağır, yedir, içir ve bursunu ver gönder. Bilmem şu kadar kişiye burs verdik diye övün dur. Ne aksiyon var ve ne de reaksiyon. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş. Varlık sebebimiz ve şartlar bizi Erzurum MTTB’de bir araya getirdi. Müslümanca bir tavrımız vardı. Ama şimdi mümince bir tavır yerine kapitalist gençlik özentisi gençlerimizin üzerine bir kabus gibi çöktü. Gençlerimiz kendisi olmak yerine özenti içinde değerlerine yabancılaştı.
5- Bir birlerimize inandık. Hainlik, hinlik ve satma gibi durumlar asla aklımızın ucundan dahi geçmedi. Yalakalık yapmadık. Allah’ın düşmanlarına dost olmadık. Makamın ve mevkiinin değiştirdiği yalan ve iftira üzerine kurulu bir dünyanın insanlarından olmadık.
EĞİTİM
1- 2018-2019 Eğitim - Öğretim dönemi itibariyle 18 milyon öğrencimiz var. Üniversite ile birlikte bu sayı 25 Milyon. 7 Milyona yakın öğrenci açık lisede okuyor. Ayrıca sadece İstanbul’da 700 bin civarında açık öğretimde okuyor. Kayıp yıllar ise işin cabası. Ya ekonomik kayıp!...
2- Eğitim sisteminin sorunlarına gelince:
a)- Eğitim sisteminin vizyonu yoktur. Vizyon, bir gelecek öngörüsüdür. 2023’e kadar planlı, programlı kısa, orta ve uzun vadede stratejileri yoktur.
b)- Eğitim gibi hayati öneme sahip ‘Eğitim Sistemimizi’ biz yapmadık. Bu ülkede eğitim sistemini çözecek bilgi, birikim ve tecrübe sahibi çok değerli uzman ve akademisyenler olmasına karşın, işi yabancılara teslim ettik. Onu da tam yerine getiremedik.
c)- Bakanlık baştan sona yenilenmelidir. Yani Millileştirilmelidir.
d)- Öğretmen yetiştiren Eğitim Fakültelerinin ‘’Milli Kimlik’’ düşüncesi yoktur. YÖK bu konuda adım atmamıştır.
e)- Okullarda öğrenme yoktur. Bilginin kaynağı öğrenmek ve onu hafızaya almaktır. Bilgi üretmeden öğrenme olmaz. Düşünme olmadan da eleştirel bilgi olmaz. Öğrenmeyi bilmediğimiz için bilgiyi kullanamıyoruz. Sistem, bilginin kaynaklarını yok etmiş. Türk eğitim sisteminin en büyük ve en temel sorunu budur. Osmanlı Devletinde çok önemli bir eğitim sistemi var. Bu sistem Fatih döneminden başlayıp 1918’e kadar devam etmiştir.
f)- Program geliştirme yok, rehberlik ise yeterli değildir. Bilişim sistemi geliştirilmeli ve eğitim programlarını güncellemeliyiz. Rehberlik sistemi geliştirilmeli ve hızlı bir şekilde modelleme sitemine eğitim sistemini adapte etmeliyiz. Çocukların kabiliyetlerine göre yönlendirme yapılmalıdır.
g)- Zihin dünyamızın ve eleştirel yeteneğimizin geliştirilmesi için doğu ve batı dünyasından seçmeli örneklemelerin yer aldığı felsefe, sosyoloji ve mantık dersleri ister seçmeli ister mecburi olarak konmalıdır. ‘’Sınıf değil ders geçme sistemi’’ getirilmelidir.
h)- Eğitim bir bütün olarak ele alınmalı, genel ve yerel olarak değerlendirilmelidir. Özel insan yetiştirilmelidir. (Prof. Dr. Mustafa Sulak)
ı)- ‘’Vizyon Belgesi 2023’de,’’ önerilen konuların, 4 yıllık bir eğitim ve öğretim sürecinde yetiştirilesi mümkün değildir. Vizyon belgesi ölçülebilir, sürdürülebilir bir program olmadığı için çözüm odaklı değil sorun odaklı olduğunu düşünüyoruz. Çok başlıklı konuları yetiştirmek yerine; müfredat programı, eğitimcilerin eğitimi, eğitimde kalite verimliğin arttırılması gibi üç ya da dört önemli konuları ele alarak çözme yoluna gidilecek bir yol haritası izlemek ve gerçekleştirmek daha doğru olurdu. 80 yıllık seküler Kemalist batıcı bir eğitim zihniyeti ile gelinen nokta ortada. Milli kimlik tasavvuru ile ancak medeniyet değerleri inşa edilebilir. Bunu behemal gerçekleştirmeliyiz.
i)- Üç ayda bir ve eğitim- öğretim süresi sonunda bakanlığa sunacağımız rapor konuları aşağıya çıkarılmıştır:
i- 1) Akademik Lise Geliştirme Programı,
i-2) Müfredat Programının değiştirilmesi
i-3) Eğitimcilerin Eğitim Programı
i-4) 2018 – 2019 Eğitim Öğretim Yılının Değerlendirilmesi
j- 4+4+4 zorunlu eğitimde faydadan ziyade zarar getirdiği,
k)- 4+4+4 zorunlu eğitim için faydalı olduğu ancak uygulama noktasında bir yol haritasının geliştirilemediği,
l)- Mesleki Eğitimin Yerel yönetimlere devri konusunun fayda ve zararlı yönlerinin tartışılması yapıldı.
m)- Emekli Öğretmenlerin 2 yıllığına tekrar eğitime dönmeleri önerisinin yapılması,
n)- Hafızlığını tamamlamış olan gençlerimize İlahiyat ve İslami İlimlere girişlerinde + puan verilmesi,
o)- Özel Okullara verilen teşviklerin kaldırılmaması,
ö)- Talim – Terbiyenin ‘’Program Geliştirmeye’’ dönüştürülmesi,
p)- İl ve İlçe Kurullarının oluşturulması (Milli Eğitim, Belediyeler, Aile, Yerine göre Sivil Toplum Kuruluşları, Sanayi), ve merkezin yetkilerini yerele devretmek.
Ağustos ayında Maraş buluşmasında yapılacak sempozyumun konusu: ‘’Eğitim – Eğitimci, Gençlik ve Aile Eğitimi. Konuşmacılar: Musa Uzunkaya, Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, Kadir Keskin ve Mehmet Doğan. Duruma göre gençlikle ilgili olarak Muzaffer Doğan.
r)- Merkezin İstanbul’a alınması.