Sosyal Medya | Sosyal Medya

Sosyal Medya

Sosyal medyada yazılanları okuyorum. 

 
Bir kişi de çıkıp evet birtakım yanlış uygulamalar olmadı değil, ancak hiçbiri ülkeyi bölünmeden kurtaran; çöp, çamur, çukur belediyeciliğinden düze çıkaran, belediyecilikte bir 'marka' olan, dünya siyaset arenasında top çevirmeye başlayan, savunma sanayiine çağ atlatan AK Parti bunu hak etmedi.. demedi.. 
 
Üstelik bu bir belediye seçimi. Ülke yönetimi değil 'yerel yönetimler' oylandı. 
 
Muhalefet belediyeciliğinin ise hali ortada. Yanan otobüsler, kilitlenen trafik, nereden geldiği belli olmayan kirli para kuleleri , belediyelere alınan işçi görünümlü terör potansiyeli taşıyan işçiler; alt yapı, yatırım yerine heykel dikimleri, temel atmama törenleri vs. vs..
 
Peki ne oldu. 
Seçmen yanıltıldı
 
Günümüz iletişim araçları vasıtası ile seçmen zihni adeta işgal edildi, adeta şarhoş edilip uyuşturuldu Anadolu insanının basireti dümûra uğratıldı, iğdiş edildi...
 
Neticede küresel aklın kullanıma sunduğu yeni siyasi aparatlar ülkenin geçmekte olduğu zor günleri kâle almadan Erdoğan neden şunu yapmadı, neden bunu yapmadı şeklinde üretilen siyasi söylemler üretti ve seçmenin kafası bulandırıldı..
 
Bugüne kadar hiçbir siyasi seçimde sosyal medya bu kadar etkin kullanılmamıştır . 
 
AK Parti büyük paralarla organize edilen ve gayet sistematik bir şekilde çalışan trol ordularıyla karşı karşıya geldi.  
 
Seçmen de bu akıl karışıklığı ile ülkenin 130 atom bombası gücünde tahribata uğrayan 11 ilde inşa faaliyetlerinin devlet bütçesine yüklediği ağırlığı doğal karşılamadı. 
 
Gazze'ye bu şartlarda müdahale etmenin Türkiye açısından imkansızlığını kabul etmedi, anlayamadı; arka planda neler yapıldığının, uluslararası mekanizmaları nasıl bir gayretle harekete geçirmeye çalışıldığının farkına varamadı . 
 
Erdoğan'ı tüm Müslümanların lideri olarak görmeye alışan seçmen kitlesi aslında laik bir ülkenin Cumhurbaşkanı olduğunun ve bu şartlarda Gazze'ye silahlı müdahalenin imkansız olduğunu değerlendiremedi..
 
Sivilleri acımasızca bombalayan nükleer güce sahip bir İsrail'in böyle bir müdahalede yeni yeni  kendine gelmekte bir ülkeye de saldırıp büyük yıkımlara sebep olacağını düşünemedi.. 
 
Aslında İsrail'in sadece bir küçük terör devleti olmaktan öte beynelmilel siyonizmin bir ileri karakolu olduğunu Akdeniz'e gönderilen ABD uçak gemilerinden de anlayamadı. 
 
Bir çatışma çıktığında Türkiye'nin aslında İsrail ile değil ABD ve Avrupa ülkeleri ile çatışacağını göremedi...
 
Buna rağmen Gazze'ye en çok sahip çıkan ve el altından yardımlar akıtan Arap ülkeleri değil yine Türkiye olduğunun da farkına varamadı.
 
Üstelik Türkiye'de iktidar olmanın %20, %25 civarında muktedir olmak anlamına geldiğini de algılayamadı... 
 
Yani seçmen bu seçimlerde AK Parti'nin ayağındaki PRANGALARI  görmek istemedi.. 
 
Bu, biraz da üç harfli süper marketlerin Küresel Siyonist sermayenin bir aparatı olarak yapay bir şekilde her gün etiket değiştirme yarşına girerek hayatı yaşanmaz hale getirmesinden kaynaklanıyor..
 
Özellikle büyük şehirlerin varoşlarında yaşayan insanları Doğal gaz sondajı için denizlerin altına nasıl inildiği; petrol için bir zamanlar terör yuvası olan GABAR dağının tepelerine nasıl çıkıldığı çok da ilgilendirmedi. 
 
Oysa yapılanların hepsi yine onlar içindi..
 
Uzaya gönderilen çoğu iletişim, bir kısmı milli güvenlik için gönderilen uyduların anlamı da tam kavranılamadı. 
 
En son bir Türk vatandaşının uzay seyahatine bile binlerce bahane buldu bu millet, onu eleştirdi..
 
Erdoğan'ın ülke güvenliği için yaptığı sınır ötesi harekatlarını da çoktan unuttuk..
 
Ama aynı zamanda İBB başkanının göreve ilk geldiğinde, Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atan  İSTANBUL'un çok özel dijital bilgilerinin YABANCILARA VERİLMEYE KALKTIĞININ da üstüne sünger çektik hep birlikte. 
 
Bunu, verdiğimiz oylarla İstanbul'u bizden geri almak isteyen Yunanlıları sevindirmek pahasına yaptık... 
 
Şuursuzluğun dibinde soluk alamayan bir halk olduk 
 
Özetle millet maişet derdine düştü 
 
İnsanlar bu konuda çok da haksız değiller.. 
 
Ancak şunu göremediler. CHP ye verilen oylar onların bu derdine derman olmayacak tam aksine iktidarın ayakta durma gücünü dolaylı yoldan azaltacağı için kendi ayaklarına sıkılan bir kurşun olarak geri dönecek. 
 
Beceriksizlikleri belediyelerde açık seçik ortada olan bu muhalefetin eskaza iktidar olması halinde emeklilerin emekli maaşını ancak rüyada görebilecekleri bir zaman çok da uzak değil... 
 
 
Çünkü bu millet Şimdi size emekli maaşlarınızı bayramdan önce ödersem gider kurban kesersiniz diyen bir zihniyete aşık olmuş bir millet.. 
 
Bir kardeşimiz günümüz ile Musa AS kavminin durumu arasındaki benzerliğe işaret ile Bakara Sûresi 61'deki âyet-i celileyi göndermiş. 
 
Okuyalım, bakalım bir zamanlar bisikleti en lüks araç olarak kullanan ama bugün Erdoğan çağının konforunu yaşayan günümüz insanlarının artık şehirlerde araba park edecek yer bulunamadığı bir zaman arasında benzerlikler bulabilecek mi?
 
Ayetin meali şöyle:
 
“Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demiştiniz.
 
Mûsâ ise, “İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi.
 
Zillete, fakr u zarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar.
 
Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.
 
(Bakara-61)
 
Bizim işimiz isyan değil varlıkta da yoklukta da şükür ve hamd etmeyi becerebilmek ve dostlarımızı terk etmemektir.
 
Her ne kadar düşenin dostu olmasa da  şahsen ben, 70 yaşında bile hâlâ milleti için gece gündüz koşturan yorgun mücahit Erdoğan'ın yanında olmaya ve fotokopilerinden sakınmaya devam edeceğim.
 
Saygılar, hürmetler...
Hamza ÇOBAN