BUGÜNLERDE SİYASİ SÖYLEMLERE DİKKAT ETMEK GEREKİR | BUGÜNLERDE SİYASİ SÖYLEMLERE DİKKAT ETMEK GEREKİR

BUGÜNLERDE SİYASİ SÖYLEMLERE DİKKAT ETMEK GEREKİR

 BUGÜNLERDE SİYASİ SÖYLEMLERE DİKKAT ETMEK GEREKİR

 

Seçim atmosferi bazı değerlerimizi, değer yargılarımızı yıpratmaktadır.  Buna özen gösterilmesi gerektiği inancındayım. Siyasilerin yapmış olduğu bazı açıklamalar, kabul edilemez konumda olan açıklamalardır. Bu alanda bizim bir şey söylememize gerek yoktur. Biz kimi zaman hayretle haber kanallarından yapılan açıklamaları duyuyor ve çok üzülüyoruz. Devletin temel taşlarının oynatılmaya çalışıldığı bir süreç sanki kurgulanıyor.

 

Bu coğrafyada, Tarihin derinliklerinden gelen ortak değerlerimiz vardır. Bu değerler silsilesi bizi asırlardan beri birbirimize bağlamıştır. Bizleri birer et ve kemik gibi birbirinden ayrılmayan parçalar haline getirmiştir. Bu ortak değerler birliğimizin, dirliğimizin, bütünlüğümüzün ve bölünmeyişimizin ana unsurları olmuştur. Adeta bir vücudu besleyen ana damarlar gibidir. Bunlardan birine gelen zarar vücudun tamamına gelmiştir.

 

Bu birliği ve bütünlüğü fark eden bu toprakların, bu coğrafyanın üzerinde yaşayan insanlarımızın düşmanlarının ilk yapması gereken kural, birliği ve bütünlüğü bozabilmek için, ortak payda olan unsurları dağıtmak gerekir. Bu amaçla çalışmalarına başlamışlardır. Birçok planı hayata geçirmişlerdir. Ancak, onlar biliyorlardır ki; biz şu işi yaparken asıl amacımız sizin birlik ve beraberliğinizi bozmaktır, dememişlerdir. Hep perde arkasından oyunun içerisinde olmadan senaryo yazmayı planlamışlardır. Bu toplumun ortak değerlerine direkt değil ama, o ortak değerleri yıpratacak dolaylı saldırılarla toplumu yıpratmaya başlamışlardır. Görünen o ki; bazı ilerlemeler de kat etmişlerdir.

 

Aynı taktiği Osmanlının yıkılmasında gerçekleştirmediler mi? Cephelerde baş edemedikleri Osmanlı ile, cephe gerisinde oynadıkları hain oyunlarla, bilinmeyen tuzaklarla, ajanlarla, dost gibi görünen aslında düşman olan insanlarla arkadan vurmadılar mı?

 

Bugün, şöyle baktığımız zaman, hedefte olan aile yapımızdır, dayanışma ve paylaşma ile gerçekleştirdiğimiz kardeşliğimizdir. Vatanımızı ve Milletimizi birlik ve dirlik içerisinde tutan Manevi ve Milli değerlerimizdir.  Hiç kimse çıkıp,  sizin dininizde neymiş, ben camileri kapatacağım, böyle din mi olur, demiyor. Herkes bu amaçta olan, hep dini içerikli tüm kavramları yıpratmaya çalışıyor ve biliyor ki; bu kavramların yıpranması Dini inancın yıpranmasıdır. Oysa aynı fikri savunan bazı insanlar, kimi zaman dini inançların gereği olan ibadetlere, törenlere, katılmaktan hatta oralarda görünmekten uzak durmuyorlar. Zamanında tüm dini değerler ile alay eden bu insanların yaptıkları bu göstermelik eylemler gözlerden kaçmamaktadır.

 

Bununla birlikte, toplumu ellerinde bulundurdukları TV, GAZETE, SOSYAL MEDYA ARACILIĞI İLE,  yönlendirmeye  çalışıyorlar. Tüm ahlaki değerlerimize, toplumsal değer yargılarımıza, bir nevi savaş ilan etmişler gibi gözükmektedir. Baş örtülü bir bayanı TV ekranlarında yanlış yapan birisi olarak tanıtmaya kadar işi büyüttüler. Baş örtüsünün bir simge olduğunu bildikleri halde, bu yanlışı yaptılar. Senelerce din adamlarının en büyük sahtekar olarak gösterdikleri gibi. Kimi zaman sosyal hayatı yönlendirmek adına, her türlü kötülüğün, en acımasız şekilde reklamı yapılıyor, içki, kumar, bağımlılık vb. alışkanlıklar normal bir alışkanlık kabul ediliyor. Tam tersine bu kötülüklere karşı çıkanlar aşağılanıyor. Aile hayatını tam da kalbinden vuracak tezgahlar hazırlanıyor, ahlaksızlığın her türlüsü savunulurken, ahlaklı olmak isteyen insanlar aşağılanıyor. Namus kavramı ile alay ediliyor. Aleni insanların aile hayatını temelden sarsacak nahoş olayların, normal bir olay olduğunu kabul eden yayınlar yapılıyor. Bu tür nahoş yaşantılara karşı çıkan insanlar aşağılanıyor, küçümseniyor.

 

Yine bu Milletin ortak değerlerine aynen Dini inançlarına yapılan saldırılar gibi, yıpratmaya ve aşağılamaya yönelik planlı ve programlı saldırılar yapılıyor. Bütün bunların arkasında Bu Memleketin gerçek düşmanlarının olduğu bilinmiyor. Kendilerini saklıyorlar. Ancak, insanımızın bu tür olaylar karşısında ezilmelerine, birbirlerine düşmelerine perde arkasından doyumsuz bir şekilde gülüyorlar. Hedefledikleri şeyin amacına ulaştığını görmekten de müthiş keyif alıyorlar.

 

Şunu unutmasınlar bu toplumun mozaik yapısı o kadar güçlüdür ki; hamurunda olan çimento kolay, kolay bu yapının bozulmasına müsaade etmez. Bu topraklar her karesi şehit kanları ile sulanmıştır. Bin yıllık bir birlikteliğin ve beraberliğin gölgesi vardır. Kimse bilerek bu topraklarda zulüm görmemiştir. Manevi atmosferi yok etmek öyle kolay değildir.

 

Birilerinin bu birlikteliği yıpratma çabaları sonuçsuz kalacaktır.

 

İşte tam bu anlarda, toplumun bu tür yaralarından haberdar olan siyasilerden beklentimiz, bu yaraları daha derinlere indirmek değil, bu yaraların kapanması adına gayret göstermelerini beklemektir. Seçim heyecanı geçtikten sonra, Ülke gerçekleri ile karşı karşıya kaldığınız zaman, bu atmosferde söylemiş olduğunuz bazı sözler, yapmak istediğiniz bazı eylemler, sizi zor durumda bırakmasın. Çünkü, bu zaman dilimi geçecektir. Ülkenin var olan sorunlarına yeni sorunlar ilave etmek, Ülkeye yarar sağlamaz. İnsanlarımızın arasına sokulmaya çalışılan kin ve nefret tohumları, tehdit dili,  İlerleyen zamanlarda   Ülkemizi zor duruma sokabilir.

 

Bu nedenle siyaset insanlarının söz ve fiillerine dikkat etmelerinde ÜLKE  VE   TOPLUM YARARI VARDIR...

 

Orhan ARSLAN