RAMAZAN | RAMAZAN

RAMAZAN

Bugün ; 2/ RAMAZAN1444- ve;

24/ MART/ 2023 - CUMA

İDRAK ETMEKTE OLDUĞUMUZ RAMAZAN-I ŞERİF  VE İLK CUMASININ,

TÜM MÜSLÜMANLAR İÇİN ARZULARINA NAİLİYET,

AF VE BAĞIŞLANMA VESİLESİ OLMASI DİLEKLERİMLE,

SELAM, SEVGİ, SAYGI VE DUALARIMI İLETİYORUM.

Hatıralarımızdaki

ESKİ RAMAZANLAR

Adlı şiirimle sizleri başbaşa bırakıyorum;

ESKİ  RAMAZANLAR

 

Giden geri gelmiyor, ne insan ne o anlar,

Nerdedir özlediğim o eski ramazanlar?!..

 

Her şeyi ayrı bir zevk; teravih, sahur, iftar,

Nimet, bolluk, bereket , iftar sofrasında var..

 

Babam alır çarşıdan ramazan kumanyası,

Şeker, pirinç, hoşaflık ve çarşı makarnası…

 

Zeytin yağı, margarin, tuz, gaz, ekmek, beyaz un,

Bir ramazan boyunca adeta her gün düğün…

 

Kümeste varsa tavuk, et ihtiyacın ondan,

Mümkün mü kırmızı et, gidip-almak  kasaptan?!..

 

Öğlenden sonra başlar, iftar için hazırlık,

Öyle bereket var ki, kimseler çekmez darlık..

 

Hazırlardı ablamlar baklava hamurunu,

Her zaman bulamazdık, çarşıdan beyaz unu..

 

Nar gibi kızarırdı   kuzinede  baklava,

Çilihtalar yapılır sahurda tava-tava…

                         

Mis gibi nane kokar, bazı sulu yemekler,

Sofra başında herkes, akşam ezanı bekler..

 

Bazen duyulmaz ezan ,bir de boru çalınır,

“İftar oldu..” müjdesi, çocuklardan alınır…

 

Sofralarda misafir, başlarımızın tacı,

Misafirsiz iftarlar, bilsen ne kadar acı?!..

 

Çekilir besmeleler, aynı sahandan yemek,

Gençlere düşen görev, büyükleri beklemek..

 

Evin en büyüğünden ilk lokma, ilk besmele,

Ekmek, çatal ve kaşık, hemen hepsi sağ ele..

 

Böylece bir mektepti iftar sofralarımız,

Baş öğretmen şüphesiz canım analarımız..

 

Yemeğin en sonunda  gelir günün tatlısı,

Dua ile çatılır, sofraların  çatısı..

 

Akşam namazı evde, tek- tek veya cemaat,

Teravihe gidilir yapmadan istirahat…

 

Caminin girişinde küçük sohbet odası,

Genç ve yaşlı cemaat, bir de köyün hocası…

                           

İçilir demli çaylar, koyulaşır sohbetler,

Toplanırken cemaat, yatsı vaktini bekler…

 

Mihraba geçer imam, yaşlılar en ön safta,

Çocuklar  koşuşturur, gençler arka tarafta..

 

Küçükler oynar-zıplar, teravih namazında,

Yaşlılardan sitemkar tepki gelir anında…

 

Karlı kış geceleri, yollar çamur deryası,

Ne doğru- dürüst fener, ne de sokak lambası…

 

Camide gazlı lüküs, şişeli lamba evde,

Asfalt yok,araba yok, elektrikse nerde?!...

 

Ama o gün huzurlu, neşeliydik, mutluyduk,

Öz güvenimiz tamdı, yarından umutluyduk…

 

Sanki daha riyasız saygılar, iltifatlar,

Sanki daha candandı sevgiler-irtibatlar..

 

Sahura kalkmak için türlü roller yapardık,

Bir bahane uydurur, yataklardan  kalkardık..

 

Uykumuz bölünmesin annem kaldırmaz bizi,

Babam ise anlardı o anki halimizi..

                           

 

İnanılmaz zevk verir, sahurda kalkıp yemek,

Belki oruç tutmazdık, bu da çocukluk demek…

 

Varsa yeni pantolon, ütü yatağın altı,

Bayram sabahı olur, tatlı ile kahvaltı…

 

Tekbir ve sevinçlerle, koşulur camilere,

Hutbede dua eder, hocamız mü’min’lere..

 

Cemaat bayramlaşır, küskünler de barışır,

Eve misafir için birbiriyle yarışır…

 

Uzak- yakın denilmez götürülür evlere,

Ne hazırlık var ise, verir misafirlere…

 

Mümkün müdür unutmak eski ramazanları,

Annem ve babam ile, yaşamak o anları?!...

 

Ah!..benim o günlerim, ne olur geri gelin!...

Alın her şeyimi de, annemi bana verin!...

 

Musa UZUNKAYA